Birleşik Sözcük Nasıl Yazılır? TDK’nin Kurallarıyla Dilin Bütünleşen Yüzü Dil, yalnızca iletişimin aracı değil; aynı zamanda bir toplumun düşünsel ve kültürel haritasıdır. Her bir kelime, bir anlam dünyasının kapısını aralar. Peki, iki kelimenin birleşerek tek bir anlam bütününe dönüşmesi, yazımda nasıl bir yol izler? Türk Dil Kurumu (TDK), bu soruya yanıt verirken dilin evrimini, tarihini ve toplumun dil kullanımını göz önünde bulundurur. Gelin, birleşik sözcüklerin yazım kurallarını birlikte keşfedelim. — 🧩 Birleşik Sözcük Nedir? Birleşik sözcük, iki veya daha fazla kelimenin birleşerek yeni bir anlam oluşturduğu dil birimidir. Örneğin, “gözlük”, “elma şeker”, “yaz tatili” gibi ifadeler birleşik sözcüklerdir. Bu birleşim,…
Yorum BırakYazar: admin
Karasu, yalnızca Türkiye’nin değil, Avrasya’nın da kaderini belirleyen bir su kütlesine, yani Karadeniz’e bağlıdır. Bu deniz, tarih boyunca ticaretten kültüre, jeopolitikten ekolojiye kadar her alanda Karasu’nun kimliğini şekillendirmiştir. Bazı sorular vardır ki cevabı basit gibi görünse de içine daldığınızda sizi tarih, coğrafya, kültür ve stratejinin derinliklerine götürür. “Karasu hangi denize bağlı?” da onlardan biri. Evet, belki kısa cevap “Karadeniz”dir ama bu yanıt, tek başına yüzeyde kalır. Asıl mesele, bu bağın nasıl bir anlam taşıdığı, hem yerel halkın yaşamını hem de küresel dengeleri nasıl etkilediğidir. Gelin, bu sorunun altındaki katmanları birlikte keşfedelim. Karasu’nun Denizi: Karadeniz ile Kurulan Kadim Bağ Coğrafyanın Şekillendirdiği…
Yorum Bırak4 Numara Hipermetrop Nasıl Görür? Edebiyat Perspektifinden Bir Keşif Kelimenin Gücü ve Anlatıların Dönüştürücü Etkisi Bir edebiyatçı olarak, kelimelerin insan ruhu üzerindeki dönüştürücü gücüne inancım sonsuzdur. Her kelime, yalnızca bir anlam taşımakla kalmaz, aynı zamanda bir düşünceyi, bir hissi, hatta bir dünyayı şekillendirir. Ancak kelimeler, bazen bizzat görsel algılarımızla da bağlantılıdır. Gözler, bize dünyayı gösteren ve edebi anlatılarla aramızdaki bağları kuran en temel araçlardan biridir. İnsanlar dünyayı gözleriyle algılar, ancak bazıları bu algıyı net göremez. Bu yazıda, “4 numara hipermetrop nasıl görür?” sorusunu, edebiyatın zengin dünyasında çözümlemeye çalışacağız. Hipermetrop, özellikle de 4 numara gibi bir derecelendirme, bir karakterin dünyayı nasıl…
Yorum BırakKelimenin Büyüsü ve Bir Anlatının İzinde: Mehmet Yıldız Hoca Kimdir? Edebiyat, insanın kendine ve dünyaya yazdığı bir mektuptur; kelimeler ise bu mektubun hem kalemi hem kalbidir. Her çağda, sözcüklerin ritmini, anlamın nabzını tutan bazı isimler vardır. Onlar, dilin derinliklerinde yankılanan bir bilgelikle konuşur; sadece bilgi değil, ruh aktarırlar. Mehmet Yıldız Hoca da bu çağın sessiz ama yankısı uzun sürecek edebi seslerinden biridir. Onun anlatısı, bir öğretmenin ötesinde, bir metin inşacısının, bir kelime işçisinin hikâyesidir. Edebiyatın İçinde Bir Edebiyatçı: Mehmet Yıldız Hoca’nın Anlatı Evreni Mehmet Yıldız Hoca, sadece bir akademisyen değil, aynı zamanda metnin içsel ahengini çözümleyen bir edebiyat filozofudur. Onun…
Yorum BırakKürtler İlk Partiyi Ne Zaman Kurdu? Tarihsel Bir Yolculuk Geçmişin izlerinden günümüze uzanan bir yolculuk Bir tarihçi olarak, geçmişi anlamaya çalışırken bazen yaşadığımız dönemin izlerinin, tarihin derinliklerinden gelen seslerle ne kadar örtüştüğünü fark ediyorum. Bu, sadece anıların değil, aynı zamanda toplumsal değişimlerin, dönüşümlerin ve kırılmaların da bir yansımasıdır. Bugün, Kürtlerin siyasi hareketinin ilk adımlarına baktığımızda, sadece bir parti kurmakla kalmadıklarını; aynı zamanda o dönemin toplumsal, kültürel ve politik yapısına derinlemesine nüfuz etmiş bir hareketin doğuşunu görüyoruz. Kürtler, siyasi mücadelenin ve kimliklerinin savunulmasının temellerini atarken, tarihsel kırılma noktaları ve toplumsal dönüşümler bu süreci şekillendirdi. İlk Adımlar: 1920’ler ve 1930’lar Kürtlerin ilk…
Yorum BırakHemofili Belirtileri Nelerdir? Siyaset Bilimi Perspektifinden Bir Değerlendirme Güç İlişkileri ve Toplumsal Düzen Üzerine Düşünen Bir Siyaset Bilimcinin Girişi Siyaset bilimi, toplumların iktidar yapıları, güç ilişkileri ve toplumsal düzeni üzerine derinlemesine düşünmeyi gerektirir. Bu çerçevede, her toplumsal olgu, bireylerin yaşamlarını şekillendiren bir güç dinamiği barındırır. Hemofili gibi bir hastalık, genetik bir sorun olmanın ötesinde, toplumsal, ideolojik ve siyasi boyutları olan bir meseledir. Çünkü bir hastalık, toplumdaki güç ilişkilerini, kurumların rolünü, vatandaşlık anlayışını ve hatta cinsiyet rollerini etkiler. Hemofili, özellikle erkekler ve kadınlar arasındaki toplumsal ve stratejik farklılıkları da açığa çıkarır. Bir siyaset bilimci olarak, güç ve iktidar ilişkilerinin, bireylerin sağlık…
Yorum BırakTrombosit Yükselmesi İçin Ne Yapılmalı? Bir Hikâyenin İçinden Sağlığa Uzanan Yolculuk Bugün size bir hikâye anlatmak istiyorum… Belki bir yerinde kendinizi bulacaksınız, belki de bir yakınınızı hatırlayacaksınız. Ama eminim ki bu satırların sonunda, sağlığımız için atabileceğimiz küçük ama etkili adımların ne kadar değerli olduğunu birlikte göreceğiz. Bir Sabahlık Telaş: Elif ve Mert’in Hikâyesi Elif, sabahları kahvesini içerken gününe yavaş başlamayı seven biriydi. Fakat o sabah kahve fincanını tutan elleri titriyor, yüzü solgundu. Eşi Mert, hemen fark etti bu durumu. “Yine yorgunsun,” dedi endişeyle. Elif gülümsedi, “Sadece biraz halsizim.” Ama içten içe bir şeylerin yolunda gitmediğini hissediyordu. Birkaç gün sonra yapılan…
Yorum BırakHava Kanalları Neden Tıkanır? Geçmişten Günümüze Bir Bakış Bir tarihçi olarak, geçmişi anlamak ve bugünün karmaşasını çözümlemek için geriye dönüp bakmak bana her zaman öğretici gelmiştir. Çünkü insanlık tarihi yalnızca savaşların, icatların ya da krallıkların değil; aynı zamanda gündelik yaşamın, nefes alıp vermenin, havanın ve onun akışının da tarihidir. Hava kanalları da bu uzun hikâyenin görünmeyen ama hayati damarlarından biridir. Bugün tıkanan bir hava kanalı, geçmişteki sanayi devriminden, şehirleşme süreçlerinden ve insanın doğayla kurduğu karmaşık ilişkiden izler taşır. Endüstri Devrimi ve İlk Hava Dolaşım Sistemleri 18. yüzyılın sonlarında Endüstri Devrimi ile birlikte, insanlık ilk kez kapalı alanlarda yoğun şekilde çalışmaya…
Yorum BırakHaber Yapan Kişiye Ne Denir? Psikolojik Bir Mercekten Bakış Bir psikolog olarak, insanların davranışlarını anlamaya çalışırken, zaman zaman kendimi dünyanın her köşesinde meydana gelen olayların ne şekilde aktarıldığına dair sorgulamalar yaparken bulurum. Peki, bir haberi yapan, o olayı bizlere sunan kişiye ne denir? Bu soruyu düşündüğümüzde, sadece dilsel bir tanım yapmakla yetinmek yerine, haberin aktarılma şekli ve içeriği üzerinden insan psikolojisini daha derinlemesine analiz etmek gerek. Haberi yapan kişi, aslında yalnızca bir bilgi aktarımı yapmaz; aynı zamanda olaylara dair anlamlar yaratır, insanların duygusal tepkilerini tetikler ve toplumsal bir sorumluluğu yerine getirir. Haberin Arkasında Kim Var? Bilişsel Psikoloji Açısından Bir Değerlendirme…
Yorum BırakGünden Güne Ayrı mı? Ekonomik Değişimin Dili ve Kararların Bedeli Bir ekonomist olarak her gün aynı gerçekle yüzleşirim: Kaynaklar sınırlı, ama arzular sınırsızdır. İşte bu yüzden her ekonomik tercih, bir diğerinden vazgeçmektir. Hayatın ritmi de ekonominin dili gibidir — seçimler, sonuçlar ve dönüşümlerden oluşur. “Günden güne” ifadesi tam da bu dönüşümün özüdür. Her gün biraz daha değişen bir ekonomik düzen içinde yaşıyoruz. Ancak önce dilin inceliğinden başlayalım: “Günden güne” ayrı yazılır. Çünkü her “gün” bir diğerinden bağımsız bir zaman dilimini, her “güne” ise o sürecin yönünü ifade eder. Bu küçük dil bilgisi detayı, aslında ekonominin temel yasalarından birini yansıtır: her…
8 Yorum