İçeriğe geç

Güle güle ne demek TDK ?

Güle Güle Ne Demek? Bir Vedanın Felsefesi Üzerine

Bir filozof için en sıradan sözcükler bile varoluşun aynasıdır. “Güle güle” dediğimizde, sadece bir ayrılışı değil, insanın zamana, mekâna ve ölüme karşı tavrını da dile getiririz.

Bu ifade, gidenin ardında kalanların duasıdır; hem bir temenni hem bir teslimiyettir.

Ancak bu basit görünen söz, düşündükçe derinleşir. Çünkü “güle güle” demek, aynı zamanda “mutlu ol, yaşamın akışına karış” demektir.

Felsefenin üç büyük alanı – etik, epistemoloji ve ontoloji – bu iki kelimede yankılanır.

TDK’ye Göre “Güle Güle” Ne Demektir?

Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde “güle güle” ifadesi, “bir yerden ayrılan kimseye hoşça kalması, mutlu olması dileğiyle söylenen söz” olarak tanımlanır.

Yani yüzeyde bu, bir nezaket ifadesidir. Fakat felsefi açıdan bakıldığında, bu tanımın ötesinde bir anlam derinliği vardır:

Sözcüğün içinde iki kez tekrarlanan “gül” fiili, eylemin sürekliliğini ima eder. “Gülmeye devam et, hayatın sana karşı sert yüzünü bile tebessümle karşıla” der adeta.

O halde “güle güle” yalnızca bir uğurlama değil, varoluşun estetik biçimidir.

Ontolojik Boyut: Gitmek ve Kalmak Arasındaki Gerilim

Ontolojik olarak “güle güle” varlığın iki hâlini karşı karşıya getirir:

Giden ve kalan.

Gitmek, değişimin kaçınılmazlığını temsil eder; kalmak ise sürekliliğin ve kökün sembolüdür.

Birine “güle güle” derken, aslında onun yokluğuyla yüzleşiriz.

Bu yönüyle söz, Heidegger’in “Dasein” kavramına yakın durur: Varlık, ancak ayrılıklar üzerinden kendini fark eder.

“Güle güle” demek, varoluşun geçiciliğini kabullenmektir.

Bir annenin çocuğunu askere uğurlarken, bir dostun yolcu ederken ya da bir öğretmenin öğrencisini mezun ederken söylediği bu söz, varlığın geçici doğasına verilen bilgece bir cevaptır.

Epistemolojik Boyut: Bilgi, Dil ve Duygu

Epistemolojik açıdan “güle güle”, bilgiden çok duygunun taşıyıcısıdır.

Dil felsefesi açısından bakıldığında, bu ifade bir performatif söylemdir: Yani söylendiği anda bir eylem yaratır.

Birine “güle güle” dediğinizde, o kişinin gidişini kutsarsınız; vedayı yumuşatırsınız.

Bu, Wittgenstein’ın “dilin sınırları dünyamızın sınırlarıdır” görüşüyle bağdaşır. Çünkü bazen bir kelime, bir dünya kurar.

Burada şu soru ortaya çıkar: “Birini uğurlarken gerçekten onu bırakır mıyız, yoksa kelimeler aracılığıyla onu kendimizde mi saklarız?”

“Güle güle” derken aslında iki bilgi biçimi birleşir:

Akılla bilinen “ayrılıyoruz” gerçeği ve kalple hissedilen “ama sen hep buradasın” duygusu.

Etik Boyut: Vedanın Ahlakı

Etik düzlemde “güle güle” demek, karşıdakine yöneltilmiş bir iyilik eylemidir.

Bu söz, Aristoteles’in “eudaimonia” yani iyi yaşam kavramına selam gönderir: Birine gülerek veda etmek, onun yaşamına iyi dilekle dokunmaktır.

Burada önemli olan, ayrılığın değil, dileğin tonudur.

Çünkü “güle güle” ifadesi, içten söylenmediğinde anlamını yitirir; yüzeyde bir nezaket, özde bir boşluk olur.

Etik olan, sözü doğru zamanda, doğru duyguyla söylemektir.

Bu bağlamda “güle güle” bir ahlak göstergesidir:

Birine “iyi ol, mutlu ol” diyebilmektir, hatta ayrılığın acısına rağmen bunu diyebilmektir.

Kant’ın kategorik buyruğuna benzer biçimde, burada evrensel bir etik ilke sezilir: “Her ayrılıkta, insanı insan yapan nezaketi koru.”

Felsefi Sorgulama: Gülmek, Gitmek, Kalmak

Bir filozof için “gülmek” eylemi, yalnızca mutluluğun dışavurumu değil, yaşamın direncidir.

“Güle güle” ifadesi bu nedenle umut taşır:

Git ama gülerek git; çünkü her gidiş bir dönüşün başlangıcı olabilir.

Bu sözün içinde hem son hem başlangıç vardır.

Birine “güle güle” derken, aslında kendi içimizdeki kederle barış yaparız.

Felsefi olarak bakıldığında, “güle güle” söylemek, insanın zaman karşısındaki onurlu duruşudur.

Sonuç: Güle Güle’nin Sessiz Bilgeliği

Sonuçta “güle güle”, yalnızca bir söz değil; yaşamın geçiciliğini zarafetle kabullenme biçimidir.

TDK’nin sade tanımı, bu sözün yüzeyini gösterir;

fakat altındaki felsefi anlam, insanın kendi varlığını başkalarıyla paylaşma biçiminde yatar.

Şimdi kendimize şu soruyu sorabiliriz: “Birine güle güle derken, aslında kime veda ediyoruz?”

Belki de kendi geçmişimize, kendi bir parçamıza…

Çünkü her “güle güle” bir bitiş değil, insanın kendini yeniden bulma çağrısıdır.

#gülegüle #felsefe #ontoloji #epistemoloji #etik #dilfelsefesi #varoluş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hipercasino şişli escort
Sitemap
ilbet güncel giriş adresiprop money